4 Mayıs 2011 Çarşamba

ösym çok bozdu

ösym nereye doğru gidiyor yahu? bir usulsüzlük çıktı ortaya arkası çorap söküğü gibi geliverdi, ben bundan sonrasını kestiremiyorum doğrusu. güvenilir bir kuruluşun halk gözünde nasıl günden güne eridiğini öyle dona kaldık izliyoruz. her gün haberlerde, gazetelerde, internette 'ösym skandallarına bir yenisini daha ekledi' temalı bir haber görür olduk neredeyse. hayır kokuyorum bir süre sonra bu olanları kanıksayacağız diye.

2 Mayıs 2011 Pazartesi

ben!

kendimle bu denli baş başa kalıp bir o kadar kendimden uzaklaştığım, kendime yabancılaştığım başka bir dönem anımsamıyorum yaşamımda. aynaya bakıyorum evet diyorum bu sensin iyice bak gözlerine görebiliyor musun içindekileri. gözlerim mi farklı görmeye başladı yoksa içimdekiler mi değişti yoksa hepsi aynaların suçu mu?
değerlerimi gözden geçiriyorum,inandıklarımı çok mu geç kaldım diye düşünüyorum bu sorgulamalar için ama bunlar zamanlanan, belli bir sırayı takip eden şeyler olmamalı diye düşünüyorum sonra.
değişmek mi, olgunlaşmak mı, büyümek mi..  yaşadığım, hissettiğim bu şey her neyse bilemiyorum adını, tanımıyorum da pek yabancı.
sen şunları önemserdin, bunlar senin için değerliydi, sen böyle şeylere takılmazdın, sen bu şarkıları dinlemezdin, sen böyle gülmezdin,sen,sen,sen.. bir yabancı gibi konuşuyorum kendimle. bazen geri çekilip izliyorum kendimi, tepkilerimi gözlemliyorum. bir başkasına bırakmışım gibi sanki bu zamana kadar getirdiğim bana ait herşeyi. ne zaman nasıl girdi bu his, ne zaman böyle yabancılaşmaya başladım kendime. herkes böyle evrelerden geçer mi, atlatılamamış ergenliğin sancılarımı bunlar yoksa yetişkin hayata uyum sağlamanın ağrıları mı?
ne zaman yazmak istesem korkarım kendimden çünkü o zaman anlatamadığım, anlamlandıramadığım şeyler var demektir. içimdeki bu sonsuz yazma isteği kocaman sarılmak istesem de sana hep temkinli davranırken buluyorum kendimi.